Yeni Kira Bedeli Tespit Davası

Bu makalemizde gayrimenkul sahipleri tarafından kiracılara karşı açılan kira bedeli tespit davasından ve bu kira bedeli tespit davası açılırken dikkat edilmesi gereken belli başlı unsurlara değineceğiz.

Kira tespit davası, tarafların kira sözleşmesinde kararlaştırılan kira bedeli konusundaki uyuşmazlığı gidermek ve bu kira bedelinin tespiti için hakim müdahalesini talep ettikleri bir davadır. Kira tespit davasının ayrıntılarına girmeden önce Türk Borçlar Kanunu’na göre konut ve çatılı iş yerleri ile diğer genel hükümlere tabi kira sözleşmeleri arasında uygulama farklılıkları olduğuna değinmek gerekir. Uygulamada özellikle kiracı ve ev sahiplerinin en çok hükümlerine başvurduğu çeşit ise konut ve çatılı işe yeri kiralarına ilişkin hükümlerdir. Öncelikle bir kira sözleşmesinin geçerli olması için gerekli unsurlardan bahsedip, konut ve çatılı işyerlerinin tanımını yapıp daha sonra kira tespit davasının ayrıntılarına değineceğiz.

KİRA SÖZLEŞMESİNİN ŞARTLARI VE YAPISAL UNSURLARI

Taraflar arasında akdedilen bir kira sözleşmesine TBK’daki kira hükümlerinin uygulanabilmesi için aşağıdaki şartlara sahip geçerli bir kira sözleşmesi olması gerekmektedir. Aksi taktirde, her ne kadar sözleşmede taraflardan birinin kiralananın kullanımını devretme borcu olsa da, yapılan bu sözleşme bir karma sözleşmenin konusunu oluşturabilir.

  • Kiralananın kullanımının bırakılması: Kira sözleşmesi ile kiraya veren kiracıya kiralananın ‘’kullanımını’’ bırakması gerekir. Aksi taktirde sözleşme ifa edilmiş sayılmaz ve kiracı TBK m.112 hükümlerine başvurabilir.
  • Kira bedelinin kararlaştırılması: Kira sözleşmesinin varlığı için tarafların sözleşme özgürlüğünün sınırları içerisinde (TBK m.26,27,28) kiracının ödeyeceği bir kira bedeli üzerinde anlaşmaları gerekir. Kira bedeli para olarak belirlenebileceği gibi, bir misli eşya (örneğin: Altın) veya misli olmayan eşya olarak da belirlenebilir. Kira bedelinin belirlenmiş olması şart olmayıp, objektif olarak veya dürüstlük kuralı çerçevesinde sübjektif olarak belirlenebilir olması (örneğin: Kira bedelinin belirlenmesinin taraflardan birisi veya üçüncü bir kişiye bırakılması) yeterlidir. Kira bedeli kiralananın aylık cirosunun bir oranı/kısmı olarak da kararlaştırılabilir.
  • Birbirine uygun irade beyanı ile taraflar bir eşyanın kullanılmasının bir kira bedeli ‘’karşılığı’’ bırakılması konusunda tarafların anlaşmasıyla kira sözleşmesi kurulur. Bu şart, bir sözleşmenin kurulması için birbirine uygun irade beyanı olmasının gereğidir.

Kira sözleşmesi ister taşınır ister taşınmaz bir eşyaya ilişkin olsun bir geçerlilik şekline tabi değildir. Açık veya örtülü irade beyanları ile sözleşme özgürlüğünün (TBK m.27’nin) sınırları içerisinde şekle tabi olmaksızın kurulabilir.

  • Ancak kira sözleşmesinin yazılı olması uygulamada ortaya çıkabilecek çoğu uyuşmazlığın çözümünü ve ispatını kolaylaştıracaktır.
  • Ancak tarafların vergi dairesine vermek üzere düşük bedelli düzenledikleri kira sözleşmeleri muvazaa sebebiyle geçersizdir.

‘’ sonradan düzenlenen düşük bedelli sözleşmenin vergi dairesine ibraz için düzenlendiği ve muvazaalı olduğu anlaşılmaktadır. Tarafların gerçek iradesine uygun olarak düzenlenen davacının sunduğu 9.10.2006 başlangıç tarihli ve 3 yıl süreli kira sözleşmesi uyarınca uyuşmazlığın çözümü gerekirken yazılı gerekçeyle davalının sunduğu sözleşmeye değer verilerek hüküm kurulması doğru görülmemiş hükmün bu nedenle bozulması gerekmiştir’’.

  1. 6. HD., 14.05.2009 1617/4503
  • Görüldüğü üzere tarafların vergi dairesine sunmak ve düşük kira gelir vergisi ödemek için düzenleyecekleri ikinci kira sözleşmesi Yargıtay tarafından uyuşmazlığın çözümü için muvazaa sebebiyle dikkate alınmamaktadır.

KİRA SÖZLEŞMESİNİN UZATILMASI/YENİLENMESİ

TBK m.347/I, c.1’e göre ‘’Konut ve çatılı işyeri kiralarında kiracı, belirli süreli sözleşmelerin süresinin bitiminden en az on beş gün önce bildirimde bulunmadıkça, sözleşme aynı koşullarla bir yıl için uzatılmış sayılır’’. Kanun Koyucu, bildirimin yazılı olması şartını kaldırmamış, ‘’geçerlilik şekli’’ olarak yazılılık şartını TBK m.348’de vurgulamıştır. Bu şu demektir, taraflar: belirli süreli kira sözleşmelerinde, kira döneminin bitiminden en az on beş gün önce yazılı olarak diğer tarafa sözleşmenin sona ereceğini yazılı olarak bildirmesi gerekir aksi taktirde kira sözleşmesi uzatılmış sayılır.

KONUT KİRASI

Konut kavramı TBK’da tanımlanmamıştır. Ancak doktrinde şu şekilde tanımlanmaktadır: kişinin oturma (ikamet) ihtiyacının karşılanmasına hizmet eden kira konusu, konut sayılır. Bir konut kirasının mevcut olması için kiralananın kiracının uyku ihtiyacını karşılaması ve çevresel etkilere karşı minimum bir korumayı sağlıyor olması şarttır.

Süresi altı aya kadar olan ve tatil amaçlı kiralanan; Airbnb gibi hem geçici olup hem de günlük veya altı aydan az kiralamalarına, yazlık, devre mülk vs. gibi kira sözleşmelerinde konut kirası hükümleri uygulanmaz. (TBK m.339/I, c.2)

  • Burada iki şartın birlikte olması gerekmektedir. Geçici kullanıma özgülenmiş olma ve altı ay ve daha kısa süreli kiralamalarda konut ve çatılı işyeri kirası hükümleri uygulanmaz. Bu kiralamalar genel hükümlere tabi olur.

Kiralanan konutun aile konutu olması durumunda da bazı ayrı uygulamalar mevcuttur.

TMK m.194/I uyarınca, ‘’eşlerden biri, diğer eşin açık rızası bulunmadıkça aile konutu ile ilgili kira sözleşmesini feshedemez, aile konutunu devredemez veya aile konutu üzerindeki hakları sınırlayamaz’’.

Elbette burada anılan hüküm, kiracı sıfatı bulunan eşler için geçerlidir. Aile konutu olarak kullanılan kiralanan konutun eşlerden diğerinin açık rızası bulunmadıkça kira sözleşmesi feshedilemez, devredilemez.

ÇATILI İŞYERİ KİRASI

Kanun ‘’işyeri kirası’’ kavramını da tanımlamamıştır. Öğretideki genel görüşe göre, bir kira sözleşmesi, ticari, sınai nitelikteki ekonomik faaliyetlerinin veya mesleğinin icrasına hizmet ediyorsa işyeri kirası niteliği taşır. TBK’daki işyeri kirası hükümlerinin (m.339-356) uygulanabilmesi için kira konusunun çatılı (üstü örtülü) olması gerekir.

KİRA TESPİT DAVASI NE ZAMAN AÇILABİLİR?

Öncelikle söylemek gerekir ki, hem kiraya veren tarafından hem de kiracı tarafından ‘’Kira tespit davası her zaman açılabilir’’ (TBK m.345/I). Kira bedelinin tespiti davası açmak için TBK m.344/III’de öngörülen 5 yıllık sürenin dolmasını beklemeye gerek yoktur. Ancak taraflar açısından 5 yıllık süre dolmadan Kira Tespit Davası açılmasında her zaman bir hukuki yarar olmayabilir. Eğer taraflar kira sözleşmesinde, kiralananın emsallerinin ve rayiç bedelinin araştırılarak yeniden bir kira bedelinin tespit edilmesini istiyorlarsa bu durumda 5 yıllık sürenin dolmasını beklemek gerekir. 5 yıllık süre dolmadan açılacak kira tespit davalasında hakim, kiralananın durumunu gözetmek hariç; emsal bedel veya piyasa rayicini gözeterek kira bedeline karar veremez.

KİRA BEDELİ YABANCI PARA OLARAK KARARLAŞTIRILMIŞ İSE KİRA TESPİT DAVASI

Unutmamak gerekir ki, kira bedelinin yabancı para olarak kararlaştırılması halinde TBK m.344/IV uygulama bulur.

Sözleşmede kira bedeli yabancı para olarak kararlaştırılmışsa, beş yıl geçmedikçe kira bedelinde değişiklik yapılamaz. Ancak, bu Kanunun, “Aşırı ifa güçlüğü” başlıklı 138 inci maddesi hükmü saklıdır. Beş yıl geçtikten sonra kira bedelinin belirlenmesinde, yabancı paranın değerindeki değişiklikler de göz önünde tutularak üçüncü fıkra hükmü uygulanır.

Bu hükme göre, yabancı para cinsinden kira bedeli öngören kira anlaşmalarında, taraflar kira sözleşmesinde yenilenen kira dönemleri için artış veya artış oranı belirleyemezler. Bunun aksine anlaşmalar kesin hükümsüz(batıl) sayılır. Örneğin Kira bedelinin Amerikan Doları ve Euro üzerinden anlaşıldığı kira sözleşmelerinde taraflar kira artışı öngörseler ve bu konuda anlaşsalar dahi TBK m.344/IV hükmü kamu düzenine ilişkin bir hüküm olduğundan tarafların bu anlaşmaları batıldır.

Kira sözleşmesinden beş yıl sonra ise taraflar kira tespit davası açabilirler. Buradaki kira bedeli tespiti için üretici fiyat endeksindeki artış oranı, kiralananın durumu, emsal kira bedellerine ek olarak yabancı paranın değerindeki değişiklikler de göz önünde tutularak hakkaniyete uygun biçimde belirlenir.

Kira Bedelinin tespiti için dikkate alınacak hüküm TBK m.344’dür.

MADDE 344 – Tarafların yenilenen kira dönemlerinde uygulanacak kira bedeline ilişkin anlaşmaları, bir önceki kira yılında üretici fiyat endeksindeki artış oranını geçmemek koşuluyla geçerlidir. Bu kural, bir yıldan daha uzun süreli kira sözleşmelerinde de uygulanır.

Taraflarca bu konuda bir anlaşma yapılmamışsa, kira bedeli, bir önceki kira yılının üretici fiyat endeksindeki artış oranını geçmemek koşuluyla hâkim tarafından, kiralananın durumu göz önüne alınarak hakkaniyete göre belirlenir.

Taraflarca bu konuda bir anlaşma yapılıp yapılmadığına bakılmaksızın, beş yıldan uzun süreli veya beş yıldan sonra yenilenen kira sözleşmelerinde ve bundan sonraki her beş yılın sonunda, yeni kira yılında uygulanacak kira bedeli, hâkim tarafından üretici fiyat endeksindeki artış oranı, kiralananın durumu ve emsal kira bedelleri göz önünde tutularak hakkaniyete uygun biçimde belirlenir. Her beş yıldan sonraki kira yılında bu biçimde belirlenen kira bedeli, önceki fıkralarda yer alan ilkelere göre değiştirilebilir.

Sözleşmede kira bedeli yabancı para olarak kararlaştırılmışsa, beş yıl geçmedikçe kira bedelinde değişiklik yapılamaz. Ancak, bu Kanunun, “Aşırı ifa güçlüğü” başlıklı 138 inci maddesi hükmü saklıdır. Beş yıl geçtikten sonra kira bedelinin belirlenmesinde, yabancı paranın değerindeki değişiklikler de göz önünde tutularak üçüncü fıkra hükmü uygulanır.

Kira sözleşmelerinde kira bedelinin tespiti gerek belirli süreli gerekse belirsiz süreli olsun, TBK gereğince sözleşme serbestisi esası gereği tarafların anlaşmasıyla belirlenir. Kira bedeli belirli süreli sözleşmelerde belirlenen süre için ve uzayan dönemler için de yine tarafların anlaştıkları hükümlerin uygulanması esastır.

Taraflar kira sözleşmesinde TBK m.347/I c.1 uyarınca ‘’bir yıllığına uzayan/yenilenen’’ kira dönemleri için uygulanacak belirli bir artış oranı veya miktarı tespit etmişlerse, kira bedelinin tespitinde TBK m.344/I, c.1 uygulama bulur. TBK m.344/I, c.1’e göre, ‘’ Tarafların yenilenen kira dönemlerinde uygulanacak kira bedeline ilişkin anlaşmaları, bir önceki kira yılında üretici fiyat endeksindeki artış oranını geçmemek koşuluyla geçerlidir’’.

İlgili hüküm, taraflara sözleşme serbestisi gereği kira akdinde uzayan kira dönemleri için kira bedelinin artış oranının belirlenmesinde bir serbestiyet tanımıştır. Lakin tarafların arasındaki anlaşma ne olursa olsun, kararlaştırılan oran veya tutar, bir önceki kira yılına ait ortalama üretici fiyat endeksindeki (ÜFE’deki) artış oranını hiçbir şekilde geçemez.

Örneğin: taraflar genellikle ÜFE oranından daha düşük olan tüfe oranı üzerinden bir kira artış oranı belirlemişlerse ve artış döneminde bu oran ÜFE oranının üstüne çıktıysa, ilgili artış döneminde tüfe oranı değil, en çok ÜFE oranı uygulanabilir.

Kira sözleşmesinde tarafların kira bedelinin yenilenen dönemler için herhangi bir artış veya artış oranının belirlenip belirlenmediğine göre mahkemenin yapacağı tespit değişiklik gösterecektir.

  • Taraflar Kira Sözleşmesinde Yenilenen Kira Dönemleri için Kira Artış Oranı Belirlemişlerse

Eğer taraflar kira sözleşmesinde yenilenen kira dönemleri için kira bedelinde artış yapılacağını belirtmiş ve bu artışın oranını da belirlemişlerse bu durumda: kira sözleşmesi ister belirli süreli ister belirsiz süreli olmuş olsun; Kira Bedelinin Tespiti,TBK m.344/II’e göre değil, TBK m.344/I’ye göre bir tespit yapılır. Yani taraflar arasındaki anlaşma ve ÜFE oranı dikkate alınarak hakim bir belirleme yapar.

Kira sözleşmesi gerek belirli süreli gerekse belirsiz süreli olsun, ilk yıl için kira sözleşmesinde belirlenen kira bedeli, yenilenen dönemler için ise öncelikli olarak tarafların belirledikleri kira artış oranına göre hakim tespit yapacaktır. Yenilenen dönem için uygulanan kira artış oranı, önceki kira yılının üretici fiyat endeksindeki (ÜFE) artış oranını geçemez.

Örneğin: TÜFE oranı belirlenmiş ve TÜFE oranı ÜFE oranını geçmişse, değiştirilmiş kısmi butlan yaptırımı uygulaması söz konusu olacak ve TÜFE oranı, ÜFE oranı sınırlarına hakim tarafından çekilecektir.

  • Taraflar Kira Sözleşmesinde Yenilenen Kira Dönemleri için Kira Artışı Belirlememişler veya Kira Artışı Olacağını Belirleyip Uygulanacak Olan Kira Artış Miktarını Belirlememişlerse TBK m.344/II

Taraflar kira sözleşmesinde, sözleşmenin uzatılacağı dönemler için herhangi bir kira artışı öngörmemiş veya öngörmüş olsa dahi kira artış oranını belirlememişlerse, bu durumda kira bedelinin tespitini hakimden isteyebilirler. (TBK m.344/II)

Taraflar ister belirli süreli ister belirsiz süreli bir kira anlaşması yapmış olsunlar, eğer bir yılın veya belirli bir sürenin ardından kira bedelinde artış olacağına dair bir hüküm belirlememişler veya artış olacağını belirleyip yenilenen kira dönemi için uygulanacak artış oranının ne kadar olacağını belirlememişlerse: ilk yıl için sözleşme hükmündeki kira bedeli uygulama bulacak. Sonraki 4 yıl için ise hakim: kiralananın durumunu göz önünde tutarak, önceki yılın ÜFE ortalamasını geçmeyecek ve hakkaniyete göre bir kira bedeli artış endeksi belirleyecektir (TBK m.344/II). Dikkat edilmesi gerekir ki burada emsal kira bedelleri araştırması bulunmamaktadır. Sadece kiralananın durumu, önceki yılın ÜFE ortalaması ve hakkaniyete göre bir kira bedeli tespiti yapılacaktır.

  • Tarafların kira bedelinin rayiç bedel ve emsal tespitinin yapılarak yeniden belirlenmesini istedikleri durumlarda 5 yıl geçmesi gerektiğinden bahsettik.

TBK m.344/III’e göre, taraflar kira bedelinin yenilenen dönemlerdeki artışı veya artış miktarı için anlaşma yapıp yapılmadığına bakılmaksızın 5 yıllık sürenin ardından yani 6. kira dönemi için Yeni Kira Bedelinin Tespiti Davası açılmasına izin vermektedir. Pratikte genellikle kira bedelinin yenilenen dönemler için artışı ve oranı kira sözleşmelerinde belirlendiğinden tarafların kira bedelinin kira tespit davası açabilmek için en sık dayandıkları hüküm budur.

Bahsi geçen hüküm kira artışları konusunda net bir çizgi çekmektedir. Yargıtay kararlarında ‘’Kira artışları için ilk yıl ÜFE oranı sınırlamasıyla sözleşme hükümlerinin, uzayan 4 yılda TBK m.344/I maddesine göre üfe oranını geçmemek üzere bir endeks uygunlamasının, 5 yıldan sonra ise TBK m.344/3 maddesine göre hak ve nesafet kuralına göre kira bedeli belirleneceğini söylemektedir. (Bu yönde Yargıtay Kararı: Y.8.HD., 20.03.2017, 651/3932 veya Y. 8.HD., 6.12.2017, 4197/16299)

Burada dikkat edilmesi gereken husus, kira tespit davasının kira sözleşmesinin başlangıcından itibaren 5 yıl tamamlanmadan önceki dönemler için dava konusu yapılamayacağıdır.

Yeni Kira Bedelinin Tespitinde Hakim Nasıl Karar Verir?

Gerek TBK m.344/II veya m.344/III gereği kira tespitinde, hakimin ‘’üretici fiyat endeksindeki artış oranı, kiralananın durumu ve emsal kira bedellerini’’ göz önüne alacağını öngörmektedir. ‘’Kiralananın durumu’’ ifadesi ile Kanun, öncelikle kiralananın niteliklerine (örn. Kiralananın büyüklüğü, yaşı, kiralananı oluşturan malzemenin kalitesi, lüks unsurları (havuz, spor merkezi vs.) ve sonrasında çevresel konumuna atıfta bulunulur. Buna karşılık emsal kira bedeli olağan şartlar altında akdedilegelen kira sözleşmelerinde öngörülen kira bedelidir. Olağanüstü şartlar altında yapılan kira sözleşmelerinde öngörülen kira bedelidir. Olağanüstü şartlar altında yapılan kira sözleşmelerinde kararlaştırılan kira bedeli rayicin tespitinde göz önüne alınmaz. Bilirkişiler rayiç kira bedelini belirlerken kiralananın bulunduğu bölgedeki benzer nitelikteki taşınmazlara ilişkin kira sözleşmelerini esas almalıdır. Ancak Kanun koyucu ‘’hakkaniyete uygun’’ bir bedelden bahsettiğinden emsal kira bedeline dayalı tespit edilecek kira bedeli kiralananın boş olarak kiraya verilmesi halinde getirebileceği kira bedeline eşit veya buna çok yakın bir miktarda olamaz.

Mahkemece yapılacak rayiç bedel ve emsal kiralanan araştırması davaya konu uyuşmazlığın çözümü ve kira bedelinin tespiti için yeterli olmalıdır. Hüküm kurmaya elverişli bir bilirkişi raporu olmadan verilecek kira bedeli tespit kararlarında Yargıtay’ca hüküm kurmaya gerekli ve yeterli araştırma yapılmadığından bozma kararı verilmektedir.

‘’Kira bedelinin, sözleşmenin başlangıç tarihine göre hak ve nesafet esaslarına göre tespit edilmesi gerekmekte olup, 18.11.1964 gün ve 2/4 Sayılı Y.İ.B.K. ve yerleşik Yargıtay uygulamalarına göre “hak ve nesafet” ilkesi uyarınca hâkim bu sınırlamayı yaparken, öncelikle tarafların tüm delilleri varsa emsal kira sözleşmeleri aslı veya onaylı örnekleri dosyaya alınmalı, bilirkişi marifetiyle kiralanan taşınmaz ve taraf emsalleri tek tek görülüp incelenmeli, böylece elde edilen veriler somutlaştırılarak, dava konusu yer ile ayrı ayrı (konumu, çevresi, niteliği, kullanım şekli, kira başlangıç tarihi, kira süreleri vb.) kira parasına etki eden tüm nitelikleri karşılaştırılmalı, emsal kira bedellerinin niçin uygun emsal olup olmadığı somut gerekçelerle açıklanmalı, dava konusu taşınmazın yeniden boş olarak kiraya verilmesi halinde getirebileceği kira bedeli belirlenmeli, hâkimce bu kira bedeli dikkate alınmak suretiyle hak ve nesafete; özellikle tarafların kira sözleşmesinden bekledikleri amaçlarına uygun makul bir kira bedeline hükmedilmelidir…

mahkemece hak ve nesafete göre belirleme yapılmasında isabetsizlik olmamakla birlikte, hükme esas alınan bilirkişi raporu denetime ve hüküm kurmaya elverişli olmayıp yetersizdir…

Yukarıda açıklanan nedenle temyiz olunan bölge adliye mahkemesi kararının HMK’nın 371. maddesi uyarınca BOZULMASINA…’’(Y. 3.HD. K.2021/6064).

MAHKEME KİRA BEDELİNDE NE KADAR KİRA BEDELİ ARTIŞI YAPAR?

Yargıtay’a göre bu kapsamda takdir edilecek kira tutarı ‘’en son ödenen aylık kira bedeline endekse (ÜFE) göre artış yapılarak belirlenen kiradan daha düşük olmayacak şekilde taşınmazın boş olarak kiraya verilmesi halinde getireceği brut kira bedelinden kiracının eski kiracı sıfatı gözetilerek hakkaniyete uygun bir miktarda indirim yapılması ile ulaşılacak tutardır. (Y. 6.HD., 13.10.2014, 899/10937)

  • Özetle, kira tespitiyle belirlenebilecek en düşük kira bedeli önceki yılın ÜFE ortalamasındandan düşük olamayacağı gibi, kiralanan boş bir şekilde yeniden kiralanması halinde elde edilecek kira bedeli kadar da olamayacaktır. Burada Yargıtay, hakkaniyeti kiracı için kullanarak, kiracının taşınmazı yeni baştan boş bir şekilde kiralayacak olsa ödeyeceği miktarın belirlenmesinin önüne geçmektedir.

TBK m.345/I’e göre kira tespit davası her zaman için açılabilse de,

  1. Taraflar kira sözleşmesinde herhangi bir artış yapılacağına dair hüküm koymamışlarsa, ‘’…bu kira tespit davası yeni dönemin başlangıcından en geç otuz gün önceki bir tarihte açıldığı ya da kiraya veren tarafından bu süre içinde kira bedelinin artırılacağına ilişkin olarak kiracıya yazılı bildirimde bulunulmuş olması koşuluyla, izleyen yeni kira dönemi sonuna kadar açıldığı takdirde, mahkemece belirlenecek kira bedeli, bu yeni kira döneminin başlangıcından itibaren kiracıyı bağlar’’(TBK m.345/II).

Eğer Taraflar sözleşmede kira bedelinin yenilenen dönemler için arttırılacağına ilişkin bir hükme yer vermişlerse bu durumda, yeni kira döneminin sonuna kadar açılacak davada mahkemece belirlenecek kira bedeli de, bu yeni dönemin başlangıcından itibaren geçerli olur. (TBK m.345/III). Hakimin vereceği karar geçmişse etkili olarak uygulama bulur.

GÖREVLİ MAHKEME

Dava konusu değer veya tutarına bakılmaksızın, kiralanan taşınmazlar, 9.6.1932 tarihli ve 2004 sayılı İcra ve İflas Kanunu’na göre ilamsız icra yoluyla tahliyesine ilişkin hükümler ayrık olmak üzere, kira ilişkisinden doğan alacak davaları da dahil olmak üzere tüm uyuşmazlıkları konu alan davalar ile bu davalara karşı açılan davaları göreceğini öngörmektedir. Dolayısıyla söz konusu Kanunun yürürlüğe girdiği 01.10.2011 tarihinden itibaren kira sözleşmesine dayalı bütün uyuşmazlıklarda (örn. Konut ve çatılı işyeri kirası niteliği taşısın veya taşımasın taşınmaz kiralarından, oto kiralama sözleşmelerinden vs. doğan uyuşmazlıklarda) SULH HUKUK MAHKEMELERİ GÖREVLİDİR.